Herkesin onu heyecanlandıran, motive eden bir tutkusu vardır ya?
Garip belki ama; benimki okula gitmek ya da okul gibi yerlere…
Küçüklüğümden beri annem ve babam da
kitapları çok severlerdi. Annem hep kalın kalın matematik kitaplarının arasında
x ve y’ler ile boğuşurdu. “ X ve Y’ leri çözebildiğim gün kendimi büyümüş
hissedeceğim” demiştim bir gün, hiç unutmuyorum. Bayağı x’ler, y’ler çözdüm ama
sanırım içinde x ve y geçmeyen denklemleri çözebilmekmiş asıl büyümek
dedikleri…
Babamın kitapları bol bol kelime
içerirlerdi ve annemin kitaplarından da daha kalındı. Babamın sürekli araştırma
yapıp, rapor veya tez yazdığı da bir daktilosu vardı. Daktilo ile
yazmak da o zamanlar çok büyüklere özgü bir şey gibi gelirdi. Ve ben,
küçük Burcu, o zamanlar babamın okuluna gittiğimde babamı beklerken, nerede
boş daktilo görsem hemen oturup olur olmaz şeyler yazardım… O
daktilonun başında oturduğum zaman kendimi büyüklerin dünyasında hissederdim,
babam gibi olurdum ve daktilolu bir işim olsun diye dua ederdim tanrıya.
Daktilolu bir iş… Gecen gün dünyadaki son fabrikasının da
kapandığını okuyunca, biraz içim burkulmuştu. Aklıma babamın masaya oturmuş,
daktilosu ile tez yazışı gelmişti, küçükken sırf kendimi büyüklerin arasında
hissetmek için daktiloda bir şeyler yazmam gelmişti, babamı daktiloda
oyalanarak bekleyişlerim gelmişti; daktilonun benim hayatımda “babam gibi”
olmak olduğunu anımsamıştım… Ama sonra “ ee tabii artık
bilgisayarlar var, daktiloya gerek kalmadı. Artık dünya düzeni böyle, her şey
değişiyor, kabullenmek lazım” deyip geçiştirmiştim.
Evimizde her dolabın içi kitap
doluydu, o sebeple ne zaman bir yerleri karıştırsam, başkalarına ait mahrem
şeyler bulma umuduyla, her delikten ya matematik kitabı çıkardı ya da sosyal
bilimler kitapları… Evi karıştırmak takdir edersiniz ki sıkıcıydı, kardeşim de
olmadığından en çok eğlendiğim yer okuldu. Okula gitmeyi ve okuldaki
arkadaşlarımı çok severdim, yaz tatili gelince ise çok üzülürdüm öğretmenimden
ve arkadaşlarımdan ayrılıyorum diye. Benim için derin bir manası vardı okulun;
sanki annem ve babam gibi olacakmışım gibi gelirdi okula gidince…
X ve Y’ lerin çoğu çözüldü, son
daktilo fabrikası kapandı, birçok şey değişti, ama benim
hayatımda kitaplarla bağdaşan okulun yeri pek değişmedi. Burası yani
yeni çalıştığım yer benim için okul gibi bir yer, tanrıya müteşekkirim bana bu
fırsatı sağladığı için. Anneme ve babama bakıp hüzünlenirdim son birkaç senede,
sanki artık hiç onlar gibi olamayacakmışım gibi gelirdi ama o umudumu geri
kazandım artık. Kitaplar ısmarlıyorum, dergiler, defterler alıyorum, okumam
öğrenmem gereken yepyeni şeyler var.
Hayattan en büyük beklentim, sadece
kendi çekirdek çevresi tarafından “saygı duyulan” biri olmak, o
kadar… Bütün çabam onlara benzemek için…
Mesele ne x ve y’lerde, ne de
daktilodaymış…
Mesele insanlıkta ve haddini
aşmamaktaymış…
Ancak o zaman onlar gibi
olabilirim...
Tesadüfler Kraliçesi

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder