Hakkımda

Fotoğrafım
Merhaba! Ben "Tesadüfler Kraliçesi"...Hayatta bir cok seyin tesadüf olduguna inanıyorum. Tesadüfen tanıştığım ve sevdigim insanların hayatımda varlıklarını sürdürmeleri benim için çok önemli...Tesadüfen sevdiklerimle, "merak" duygumun bir sonucu olarak, üzerine düşündüğüm seyleri paylasmayı da seviyorum... Bu blogu okuyorsanız, muhtemelen tesadüfen tanıştıgım ve sevdiğim bir insansınız...

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Daktilo


Herkesin onu heyecanlandıran, motive eden bir tutkusu vardır ya? Garip belki ama; benimki okula gitmek ya da okul gibi yerlere…  

Küçüklüğümden beri annem ve babam da kitapları çok severlerdi. Annem hep kalın kalın matematik kitaplarının arasında x ve y’ler ile boğuşurdu. “ X ve Y’ leri çözebildiğim gün kendimi büyümüş hissedeceğim” demiştim bir gün, hiç unutmuyorum. Bayağı x’ler, y’ler çözdüm ama sanırım içinde x ve y geçmeyen denklemleri çözebilmekmiş asıl büyümek dedikleri…

Babamın kitapları bol bol kelime içerirlerdi ve annemin kitaplarından da daha kalındı. Babamın sürekli araştırma yapıp, rapor veya tez yazdığı da bir daktilosu vardı. Daktilo ile yazmak da o zamanlar çok büyüklere özgü bir şey gibi gelirdi. Ve ben, küçük Burcu, o zamanlar babamın okuluna gittiğimde babamı beklerken, nerede boş daktilo görsem hemen oturup olur olmaz şeyler yazardım… O daktilonun başında oturduğum zaman kendimi büyüklerin dünyasında hissederdim, babam gibi olurdum ve daktilolu bir işim olsun diye dua ederdim tanrıya. Daktilolu bir iş… Gecen gün dünyadaki son  fabrikasının da kapandığını okuyunca, biraz içim burkulmuştu. Aklıma babamın masaya oturmuş, daktilosu ile tez yazışı gelmişti, küçükken sırf kendimi büyüklerin arasında hissetmek için daktiloda bir şeyler yazmam gelmişti, babamı daktiloda oyalanarak bekleyişlerim gelmişti; daktilonun benim hayatımda “babam gibi” olmak olduğunu anımsamıştım…  Ama sonra  “ ee tabii artık bilgisayarlar var, daktiloya gerek kalmadı. Artık dünya düzeni böyle, her şey değişiyor, kabullenmek lazım” deyip geçiştirmiştim.

Evimizde her dolabın içi kitap doluydu, o sebeple ne zaman bir yerleri karıştırsam, başkalarına ait mahrem şeyler bulma umuduyla, her delikten ya matematik kitabı çıkardı ya da sosyal bilimler kitapları… Evi karıştırmak takdir edersiniz ki sıkıcıydı, kardeşim de olmadığından en çok eğlendiğim yer okuldu. Okula gitmeyi ve okuldaki arkadaşlarımı çok severdim, yaz tatili gelince ise çok üzülürdüm öğretmenimden ve arkadaşlarımdan ayrılıyorum diye. Benim için derin bir manası vardı okulun; sanki annem ve babam gibi olacakmışım gibi gelirdi okula gidince…

X ve Y’ lerin çoğu çözüldü, son daktilo fabrikası kapandı, birçok şey değişti,  ama benim hayatımda kitaplarla bağdaşan okulun yeri pek değişmedi.  Burası yani yeni çalıştığım yer benim için okul gibi bir yer, tanrıya müteşekkirim bana bu fırsatı sağladığı için. Anneme ve babama bakıp hüzünlenirdim son birkaç senede, sanki artık hiç onlar gibi olamayacakmışım gibi gelirdi ama o umudumu geri kazandım artık. Kitaplar ısmarlıyorum, dergiler, defterler alıyorum, okumam öğrenmem gereken yepyeni şeyler var.

Hayattan en büyük beklentim, sadece kendi çekirdek çevresi tarafından “saygı duyulan” biri olmak, o kadar…  Bütün çabam onlara benzemek için…

Mesele ne x ve y’lerde, ne de daktilodaymış…
Mesele insanlıkta ve haddini aşmamaktaymış…
Ancak o zaman onlar gibi olabilirim...

Tesadüfler Kraliçesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder