Hakkımda

Fotoğrafım
Merhaba! Ben "Tesadüfler Kraliçesi"...Hayatta bir cok seyin tesadüf olduguna inanıyorum. Tesadüfen tanıştığım ve sevdigim insanların hayatımda varlıklarını sürdürmeleri benim için çok önemli...Tesadüfen sevdiklerimle, "merak" duygumun bir sonucu olarak, üzerine düşündüğüm seyleri paylasmayı da seviyorum... Bu blogu okuyorsanız, muhtemelen tesadüfen tanıştıgım ve sevdiğim bir insansınız...

12 Aralık 2012 Çarşamba

Dünyanın Üç ifade şekli


Gita’da maddesel dünya ve bu dünyadaki tüm insanların eylemleri tutarlı bir şekilde kategorize edilmiştir. Buna göre maddesel dünyanın 3 ifade şekli vardır:

Erdem, tutku ve cehalet.

Her insan için bu ifade şeklinden ve özden mutlaka bir tanesi diğerlerin baskındır. Hangisinin baskın olduğu insanın daha önceki yaşamlarındaki yaşantısında ve eylemlerinden bağımsız değildir. İnsan yaşamının sonunda bedenini terk ederken hangi varoluş seklini anımsarsa kuskusuz o duruma erişir. Ve ruhlar hayatlar yaşadıkça erdemli hale gelebilirler. Hayat başlarken bedenlenen ruh mutlaka 3 ifade şeklinden birine daha yatkındır. Bütün gerçeğe hakim kişiler bile erdemli olmayabilirler.  Gerçek bilgiye göre hareket eden kişi bile özünün doğası dışına çıkamaz. Çünkü herkes maddesel dünyanın –kendi seçtiği- uç yansımasından birinin (erdem, tutku, cehalet) yolundan gider. Bunu görmezden gelmek neye yarar?

Maddesel dünyadaki insanın algılarını dışarıya yönelttikçe bu 3 ifade şeklinden ‘tutku’ya kapılması kaçınılmazdır.  İnsan algılayabildiği objeleri seyrettikçe dikkatinin giderek objelere takılıp kaldığı bir eğilim geliştirir. Bu eğilim isteklere neden olur, onlar da öfkeye neden olurlar. Zaten insanı da günahkârca hareket etmeye zorlayan şey zevktir ve zevk de tutkunun maddesel dünyadaki yansımasıdır. Tanrının en yüksek kişiliği konuştu: İşte o; tutkunun maddesel dünyadaki yansımasıyla ilişkili olmaktan kaynaklanan ve daha sonra öfkeye dönüşen zevktir. O her şeyi silip süpüren, bu dünyanın günahkâr düşmanıdır, bilesin.

Tabii ki 3 ifade şeklinin insana getirdikleri birbirinden farklıdır:  Erdemin ifade seklinde yasayan kişi mutlulukla şartlanır. Tutkunun ifade seklinde yaşayan kişi sonuç veren çalışmayla (gitgide artan miktarda mal, para, başarı veya güç kazanma isteğiyle) şartlanır. Cehaletin ifade seklinde yasayan kişi çılgınlıklarla şartlanır.

Tutkunun bir diğer özelliği de doyurulamaz oluşudur. Zaten bu yüzden sonu yoktur ve bu ifade şekline teslim olan kişi hayat boyu huzur bulamaz. Sürekli okyanuslara akıp durdukları halde onların seviyesini asla yükseltemeyen nehirler gibi, dur durak bilmeyen istekler selinden etkilenmeyen kişi huzura kavuşur, isteklerini tatmin etmek için çabalayanlar huzura kavuşamazlar.

( Denk geldim, bilmiyorum kim yazmış.)

9 Aralık 2012 Pazar

"Medeni Alternatifler Dünyası"

Medeniyet nedir? Vikipedya’daki açıklamaya göre;  medeniyet, bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanatbilimteknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder.” Bu durumda medeni bir toplum aslında sözü geçen maddi ve manevi varlıkları barındıran, düşünen insanlardan oluşan bir toplumdur. Yani her toplum aslında medenidir... Bilemiyorum belki sosyoloji okusaydım bu konu hakkında detaylı tartışmalara katılma imkanım olurdu ama oldugu kadar...

Gecen gün bir arkadasım "günümüzde medeniyet, sosyal medyada beklemediğin bir anda karşına çıkan eski sevgili fotoğrafı için sergilediğin cool duruştur " diye bir geyik yaptı ve ben de geyik olsun diye facebook’da paylastım. Güldük eğlendik vesaire vesaire ama ben geyikMİŞ gibi paylaşmış olsam da kafamda bunun üzerinde aslında ciddi olarak düşündüm... Bilemiyorum, bazen şaşırıyorum dünyanın hallerine...

Batı medeniyetlerine ulaşmaya çalıştık, kah ulaştık kah ulaşamadık. Bence biz Batı medeniyetinin tam olarak neyi ifade ettiğini anlayamadan, ilkesel düzlemini sindiremeden bazı “medeni” olduğunu düşündüğümüz özellikler edindik. Ben ergenlik dönemimi Batı’da geçirdim ve ister istemez bazı değerler edindim, iyisiyle kötüsüyle... Biraz bireyselleştim ama elbette ki içinden geldiğim kültür dolayısıyla, bireyselleştiğim kadar bireyselleşemedim de. Bireyselleşmek sanki “kendinden başka kimseyi umursamamak” konusunun bir alt başlığı gibi algılanıyor. Özgürlük ise, “insanın sadece kendisini mutlu eden şeyleri önemsemesi” konusunun bir ana fikriymiş gibi... Bilemiyorum, bazen şaşırıyorum dünyanın hallerine...

Bireyselleşme bence insanın sürekli kendini garantiye almasını gerektirecek kadar iliklerimize işlemiş bir durumda. “Medeni alternatifler dünyasına” hoş geldiniz... Gerek sevgili konusunda olsun, gerek arkadaş konusunda olsun alternatiflerimiz olmayınca kendimizi savunmasız hissediyoruz! Olur da sevgilimizle aramız bozulursa diye, iletişimde olmayı kesmediğimiz alternatifler... Olur da arkadaşsız kalırım endişesiyle “görüşelim" diye mail atıp, hiç bir zaman görüşmeye fırsat yaratmadığımız alternatif insanlar var... İşin en ilginç yanı ise, bu alternatifler olmadan kendimizi güvensiz hissetmemiz bence. “Asil küme”, "yedek küme" olmadan anlamsızlaştı. Bilemiyorum, bazen şaşırıyorum dünyanın hallerine...

Bizim bir alternatifler dünyamız yoksa bile, biz mutlaka birilerinin alternatifler dünyasının bir parçasıyızdır, belki sevgili olarak, belki arkadaş olarak. Ya da bize karşı oluşturulmuş bir alternatifler dünyası vardır. Vardır elbet... Ve bunun farkına varıp, ses çıkarttığımız zaman ise, “medeni olmayan insan” oluveriyoruz...

Sevgilinizin başka biriyle flirt ettiğini hissettiğinizde, eger “kanıt” yoksa elinizde, sakin olup medeni olmanız gerekmektedir... Hisler plazalarda manasızlaştığı kadar duygu dünyamızda da anlamını yitirdi! Kanıtlarla konuşmalıyız! Yoksa kuruntulu, medeni olmayan, modern olmayan biri oluverirsiniz... Bir arkadaşınız eski sevgilinizle veya hoşlandığınız kişiyle flirt ediyorsa, sakin olmanız gerekir! Ne çok canınız yanıyordur o ikisini içeren resmi hayal edince. Belki de nefesiniz tıkanıyordur düşününce bile ama sakin olmalısınız. Yoksa sizi "medeni olmayan" olarak ifşa ediverir cümle aleme... Bilemiyorum, bazen şaşırıyorum dünyanın hallerine...


Insan artık canını acıtan, bogazında düğümlenen şeyleri kabullenemediği zaman “medeni olmayan insan” oluveriyor.

Artık medeniyet asıl anlamını yitirdi...

Artık medeni olma halleri omuzlarımızda bir yuk haline geldi belki de...

Artık medeniyet insanların “bireysellik” silahlarını çıkartıp, etraflarını tam kalbinden vurması demek oldu...

Artık medeniyet ve medeni olma halleri, alternatifler dünyamızı sarıp sarmaladığımız güzel bir paket haline geldi...

“Medeni alternatifler dünyasına” hoş geldiniz...


Tesadüfler Kraliçesi