Gita’da maddesel dünya ve bu dünyadaki tüm insanların eylemleri tutarlı bir şekilde kategorize edilmiştir. Buna göre maddesel dünyanın 3 ifade şekli vardır:
Erdem, tutku ve cehalet.
Her insan için bu ifade şeklinden ve özden mutlaka bir tanesi diğerlerin baskındır. Hangisinin baskın olduğu insanın daha önceki yaşamlarındaki yaşantısında ve eylemlerinden bağımsız değildir. İnsan yaşamının sonunda bedenini terk ederken hangi varoluş seklini anımsarsa kuskusuz o duruma erişir. Ve ruhlar hayatlar yaşadıkça erdemli hale gelebilirler. Hayat başlarken bedenlenen ruh mutlaka 3 ifade şeklinden birine daha yatkındır. Bütün gerçeğe hakim kişiler bile erdemli olmayabilirler. Gerçek bilgiye göre hareket eden kişi bile özünün doğası dışına çıkamaz. Çünkü herkes maddesel dünyanın –kendi seçtiği- uç yansımasından birinin (erdem, tutku, cehalet) yolundan gider. Bunu görmezden gelmek neye yarar?
Maddesel dünyadaki insanın algılarını dışarıya yönelttikçe bu 3 ifade şeklinden ‘tutku’ya kapılması kaçınılmazdır. İnsan algılayabildiği objeleri seyrettikçe dikkatinin giderek objelere takılıp kaldığı bir eğilim geliştirir. Bu eğilim isteklere neden olur, onlar da öfkeye neden olurlar. Zaten insanı da günahkârca hareket etmeye zorlayan şey zevktir ve zevk de tutkunun maddesel dünyadaki yansımasıdır. Tanrının en yüksek kişiliği konuştu: İşte o; tutkunun maddesel dünyadaki yansımasıyla ilişkili olmaktan kaynaklanan ve daha sonra öfkeye dönüşen zevktir. O her şeyi silip süpüren, bu dünyanın günahkâr düşmanıdır, bilesin.
Tabii ki 3 ifade şeklinin insana getirdikleri birbirinden farklıdır: Erdemin ifade seklinde yasayan kişi mutlulukla şartlanır. Tutkunun ifade seklinde yaşayan kişi sonuç veren çalışmayla (gitgide artan miktarda mal, para, başarı veya güç kazanma isteğiyle) şartlanır. Cehaletin ifade seklinde yasayan kişi çılgınlıklarla şartlanır.
Tutkunun bir diğer özelliği de doyurulamaz oluşudur. Zaten bu yüzden sonu yoktur ve bu ifade şekline teslim olan kişi hayat boyu huzur bulamaz. Sürekli okyanuslara akıp durdukları halde onların seviyesini asla yükseltemeyen nehirler gibi, dur durak bilmeyen istekler selinden etkilenmeyen kişi huzura kavuşur, isteklerini tatmin etmek için çabalayanlar huzura kavuşamazlar.
( Denk geldim, bilmiyorum kim yazmış.)
