Hakkımda

Fotoğrafım
Merhaba! Ben "Tesadüfler Kraliçesi"...Hayatta bir cok seyin tesadüf olduguna inanıyorum. Tesadüfen tanıştığım ve sevdigim insanların hayatımda varlıklarını sürdürmeleri benim için çok önemli...Tesadüfen sevdiklerimle, "merak" duygumun bir sonucu olarak, üzerine düşündüğüm seyleri paylasmayı da seviyorum... Bu blogu okuyorsanız, muhtemelen tesadüfen tanıştıgım ve sevdiğim bir insansınız...

12 Aralık 2010 Pazar

Hayal Gücü!

Annem ile konusurken, bir gun bana dedi ki; “siz gençler hemen birbirinize sahip olmaya calisiyorsunuz. Daha birbirinizi tanımadan sahip olma istegi nereden geliyor? Insan tanımadıgı seye neden sahip olmak ister?” Cevap veremedim... Bir arkadaşım bir gün bana “bakış emniyet getirir” demişti. Onunla bağdaştırdım sonra bu sorunun cevabını. Ne kadar da doğru demiş o bilge insan, “bakış emniyet getirir” diyerek... Sebebi bu bence, bakmak istiyoruz sevdigimize, gormek istiyoruz onu her daim. Görüş menzilimizden çıktığı anda huzursuzluğumuz başlıyor. Ama bunun sebebi sevmekten, aşktan gelmiyor maalesef. Bunun sebebi, kendini emniyette hissetmeyi istemekten geliyor. O kadar güvensiziz ki kendimize, etrafımıza karşı; kendimizi emniyete almak uğruna direktifler yağdırmaktan, etrafımızdakileri sıraya dizmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Yine ibre dönüyor ve kendi egomuza doğru ucunu doğrultuyor. Egomuz, emin ellerde olmak istiyor! Batı kurumsal şirketlerinin mülakatlarında bunun adına “control freak olmak” diyorlar ve istenen bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Ben kendi lugatımda buna “enerjisini üretmek yerine, işlerin seyrini tayin etmeğe harcamak” diyorum ve kabul etmiyorum! 

Hayal gücü! Eskiden insanlar hayal güçlerini kullanarak büyük aşklarını yaratıyorlardı... Mektup yazılırmis sevgiliye yıllarca. Onun ve senin yazdıklarınız asolandı. Dürüstçe anlatırdı herkes olanı biteni. Emniyet azdı, hayal gücü vardı! Yazılana güvenilirdi. Arada cok nadir buluşunca ise söylenenler aslolandı... Insanlar en destansı arkadaşlıkları da, ilişkileri de hayal güçleri sayesinde yaşıyorlar bence. Aklınızdan geceni tahmin edebiliyorum; “bir insan yaratıyorsun, sonra yarattığının o olmadığını anlayınca hayal kırıklıgı vs vs... “ Yoo hayır ben oyle düşünmüyorum; insan her zaman kendi düşündüğünü yaşar. Hayal gücü hep vardı, eskiden de, şimdi de. Şimdi kullanmamız daha zorlaştı sadece onca hengamenin içinde. Hesaplı olmaz hayal gucu, bir sonraki adım düşünülmez hayal gücü kullanılırken. Ilişki bir satranç oyunu misali yaşanmaz, birkaç adım sonra mat olmamak adına atılan onca adım yoktur hayal gücü kullanıldığında. O yanında olmasa bile, orada oldugunu hayal edersin ve sadece düşünürsün onu, beklenti olmadan, alış-veriş ya da veriş-alış ilişkisine dönüştürmeden olanı biteni...Her şey ne kadar basit ise, o kadar anlamlıdır bence. Hiç birimizin daha fazla yorulmaya takati yok artık...

"O"nu hayal gücüm ile yaratmak ve hayal gücüm ile sürdürmek istiyorum... "O" da beni hayal gücü ile yaratsın ve sürdürsün istiyorum...Emniyet duygusu olmadan, ruhsal mesafe korunarak, paralel kalınarak, atılacak adımları hesaplamayarak...

Tesadüfler Kraliçesi

11 Aralık 2010 Cumartesi

Akan Sohbetler...

Bazı insanlar vardir ki, onlarla konusurken sohbet kendiliginden akar. Kimsenin bir çaba sarfetmesine gerek kalmaz, kimsenin sürekli kendini açiklamasina gerek kalmaz çünkü bilirsiniz "yargilanmiyorsunuzdur." Siz anlatirken daha cok anlatasiniz gelir, dinlerken daha cok dinleyesiniz gelir. Iki tarafin da kendini ispatlama derdi yoktur, kimsenin kimseyi yönetme istegi yoktur. Hükmetme davasi yoktur taraflarin. Belirleyici olmak istemez kimse, gerek de yoktur zaten, zira sohbet kendiliğinden akar... Zaman da akar...

Bu tarz sohbetler bulmak zordur, özellikle bizim gibi tek basari kriterinin "yönetici olmak" oldugu bir toplumda. Herseyi "yönetme" arzusuyla yanip tutusuruz, arkadasliklari, iliskileri, zamani vs vs. O sebeptendir “ben yönetici olamam ve istemiyorum” diyebilen kişi sayısı çok azdır herhalde. "Kendi gerçekligimizi yasayabilecegimiz bir yer" arariz sanirim ve bu sohbetlerde o yeri buluruz sanki. Taraflar kendi gerçekliklerini yasarlar, “yadirgamadan” ve “yargilamadan.”

Mesela bazıları tarafından “bireysel” diye adlandırılan insanlar arasında bu tarz sohbetler olabiliyor, ki “bireysel” yakıştırması da yine kolektif bir yargılama sürecinden çıkan bir sonuçtur. Ben kendi yargıma gore bu tanımı “bağımsız” olarak değiştirmek istiyorum. Bu “bağımsız” insanlara bir şeyler empoze etmek zordur, hükmetme şeklinde yapılan her deneme, tarafları akmayan sohbetlere, zamanlara goturecektir. Oysa başka bir “bağımsız” ile yapılan bir sohbette, itinayla, ince ince size o şeyler (her ne ise) oyle güzel empoze edilmiştir ki, şaşırırsınız...Hadise, akan bir sohbet esnasında olmuştur...

Bazi insanlar vardir ki, onlarla sohbet akmaz... Didik didik her kelimenizin altı incelenir, sohbet esnasında öyle bir çaba harcarsınız ki, yargılama sürecinden gececek her kelimeden kaçınmak istersiniz. Bu yargılamalar yönetmeyi kolaylaştırmak için yapılan bir ön çalışmadır. Iki tarafta yapıyorsa politik bir hale dönüşür kendiliğinden. Bu durum daha kabul edilebilir olanıdır, zira herkes “kendi gerçekliğini” yaşıyordur yine. Onlar sahanın içinde kalmayı tercih ederler. Taraflardan biri yapıyorsa sadece, diğer tarafın durumu vahimdir. Oyunculardan biri sahanın içerisinde, diğeri ise dışarıdadır. Ne sohbet akar, ne de zaman... Tek istediğiniz kaçmaktır o andan bir an önce. O sohbet akmaz...

Burada sorun nedir? Herkesin akabildiği bir yer vardır, orada olmadığınız sürece sohbetiniz de akmaz... Kimse kötü oldugundan değil, dogru yerde olmadığındandır. Kimsenin kötü olduğuna inanmıyorum, sadece o kişiler bizimle paralel değildir. Kendi paralel doğrularımızda yeşeririz...

Akan sohbetlerde insan kendini bulur, kendini ifade edebilir...Taraflar sahada değildir, oyuna dışarıdan bakılır. Keyiflidir “bağımsız” başka bir taraf ile akan bir sohbet sürdürmek. Baskı yoktur, suçlama yoktur, yönetmek amaç değildir! Amaç anlamaktır diğer tarafı, ya da anlamaya çalışmak belkide. Amaç paralel kalmaktır sadece,öne çıkmak ya da arkada kalmak değil!

Akan sohbetler anlamlıdır...

Tesadüfler Kraliçesi